NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
23 - (1476) حدثنا
سريج بن يونس.
حدثنا عباد بن
عباد عن عاصم،
عن معاذة
العدوية، عن
عائشة. قالت:
كان رسول الله
صلى الله عليه
وسلم
يستأذننا. إذا
كان في يوم
المرأة منا.
بعد ما نزلت:
{ترجي من تشاء
منهن وتؤوي
إليك من تشاء} [33
/الأحزاب/ 51]
فقالت له
معاذة: فما
كنت تقولين
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم إذا
استأذنك ؟
قالت: كنت
أقول: إن كان
ذاك إلي لم
أوثر أحدا على
نفسي.
{23}
Bize Süreye b. Yûnus
rivayet etti. (Dediki): Bize Abbâd b. Abbâd, Âsım'dan, o da
Muâzetü'l-Adeviyye'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti. Âişe şöyle demiş :
«Onlardan dilediğini
geri bırakır; İstediğini de yanında barındırırsın.» [Ahzab 51] âyet-i kerîmesi indikten sonra Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) birimizin nevbeti günü gelirse ondan izin
isterdi.
Muâze ona: «Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) senden izin istediği vakit ne derdin?» diye
sormuş. Âişe (Radiyallahû anha) :
— Bu iş bana kaldı ise
ben kimseyi kendime tercih edemem, derdim; cevâbını vermiş.
(1476) وحدثناه
الحسن بن
عيسى. أخبرنا
ابن المبارك.
أخبرنا عاصم،
بهذا
الإسناد،
نحوه.
{…}
Bu hadîsi bize Hasen b.
îsâ da rivayet etti. (Dediki): Bize İbni'l-Mubârek haber verdi. (Dediki): Bize
Âsim bu isnâdla bu hadîsin benzerini haber verdi.
İzah:
Bu hadîsi Buharî Sure-i
Ahzab'ın tefsirinde; Ebu Davud Nikah bahsinde; Neaâî de lşratu'n-Nisa da.
muhtelif ravilerden tahrîc etmişlerdir.
Vâhidî'nin
müfessirlerden rivayetine göre hadis-i şerifte zikri geçen âyet, tahyîr âyetinden
sonra nazil olmuştur. Tahyîr âyeti inip de ümmehat-ı mü'minîn dünya ile
âhiretten birini seçmeleri hususunda muhayyer bırakılınca ezvâc-ı tâhirâttan
bâzıları boşanacaklarından endîşe ederek nevbet işini Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in re'yine bırakmışlardı. Bunun üzerine mezkûr âyet nazil oldu.
Âyet-i kerîme indikten sonra hadîste beyân olunduğu vecihle ResûIullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zevcelerinden birinin nevbeti gününde diğer
birinin yanına gitmek isterse nevbet sahibinden izin istermiş.
Nevevî şunları
söylüyor: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında kadınları
tarafından gösterilen bu rağbet ve yarışma bâzı insanlarda olduğu gibi, sırf
cima', muhabbet ve nefsânî şehvetlerden dolayı değil; bilâkis âhiret umuruna,
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e yakın bulunup onun hizmet ve sohbetinde
bulunmaya, ondan istifadeye, hukuk ve ihtiyaçlarını edaya, evinde iken vahî
gelmesi ümidine ve sair buna benzer busûsata ma'tuf idi.